21 Ocak 2015 Çarşamba

İsim; Şehir, Hayvan… Kâlû Belâ

Derler ki; insan yaratılmadan evvel ruhları yaratılmış ve tüm seçimlerini yapacakları meydana toplanmışlar, bu ana  kâlû belâ denir. İnanacağımız dini, konuşacağımız dili, ailemizi ve diğer tüm seçimlerimizi bu meydanda seçmişiz. Bazen hiç tanımadığın birini gözünüz bir yerden ısırır ya, aslında kâlû belâda yanyanaydınız. Merdiven çıkarken, bu anı daha önce yaşadığınıza adınız gibi emin olursunuz ya, kâlû belâdan…

Tüm seçimlerimizi istediğimiz gibi yapabilecek imkan verilmişken, bazı ruhlar seçimlerinde öyle ‘iyi iş’ çıkarmış ki, hayran kalmamak elde değil. İsim vermenin luzümu yok, hayatı ‘iyi iş’ çıkarmış diyebileceğimiz herkesi sayabiliriz. Bununla beraber kalan ruhların o esnada seçimlerinden önemli işleri mi vardı bilinmez beş benzemez seçimler yapıp meydandan ayrılmışlar.

Tahmin edersiniz ki, ‘iyi iş’ çıkaran biri bu yazıyı yazmaz. Bu yazıyı Kâlû belâda onca seçim varken böyle saçma bir seçimi ancak benim gibi beş benzemez seçimler yapan biri yazar. Seni ilgilendir soru şu, bu yazıyı okumana sebep olacak seçimi neden yaptın? (Düşünmen için iki satır boşluk bırakıyorum.)



*

Araba alırken neye dikkat ederiz ? Rengine mi? Hızına mı? Boyutuna mı? Güvenliğine mi? Gücüne mi? Aslına bakarsanız araba alırken bu soruların cevabını arayanlar ‘iyi iş’ çıkaranlardır, bizlerin sorduğu soru şudur, ekonomik mi? (Yakıt tüketimi – yedek parça maliyeti) Araba alırken, televizyon alırken, ev alırken veya aklınıza ne geliyorsa onu alırken süreç böyle işler. ‘iyi iş’ çıkaranlardan kötü seçimler yaparız.

‘iyi iş’ çıkaranlardan kötü seçim yaptığımızı söylerken sadece ekonomik kısmını anlatmıyorum, mesleğimiz, cocugumuza vereceğimiz isim, yaşayacağımız şehir veya köy kısaca aklınıza gelebilecek her türlü seçimde birilerinden kötü seçimler yaparız. Ve yaptığımız tüm seçimler birbiriyle bağlantılıdır. İstanbul yaşamayı seçmek ‘iyi iş’ çıkarmaya örnek olamaz, bununla bağlantılı diğer seçimleri de değerlendirmeliyiz. Yaşar Kemal ile beraber milyonlarca insan İstanbul'da yaşıyor fakat ‘iyi iş’ çıkaran seçimleri yapanlardan biri Yaşar Kemal iken, diğer milyonlarca insandan çok küçük bir kısmını çıkarırsak İstanbul'da yaşamak ‘iyi iş’ çıkaranların seçimlerine örnek olamaz.

En güzel, en renkli, en büyük şehirde yaşamak başlı başına iyi bir seçim değildir, yaşadığımız şehirle birlikte diğer seçimlerimiz de önemlidir. Örneğin, doğru seçilmiş bir meslekle  Batman’da başrol/kahraman olabilirken aynı meslekle İstanbul’da figüran olmaktan öteye gidemeyebiliriz. Veya tam tersi.

*
Kâlû belâda tüm seçimler arasında en mükemmellerini seçen yoktur. Mükemmele yaklaşan bile yoktur, fakat tüm seçimler de en kötüyü seçen yığınla ruh vardır. Bu ruhlar ironik gelir bana, muhtemelen bu ruhların hayvan veya bitki olması öngörülmüştür. Fakat bu ruhlar insan olma adına en kötüyü seçmeye razı gelmişlerdir. Elbette bu böyle de olmayabilir. Fakat anlamadığım en kötü seçimleri yapan ruhların neden kendine değer vermiyor olduğu. Yani en güzelini, en iyisini, en eni kendine layık gören insan kâlû belâda neden ‘en’ kelimesinin en olumsuzunu seçer ki…


Peki Kâlû belâ’da hayvan veya bitki olması öngörülen ruhların seçimi… O meydanda kedi olmayı kabul etmiş ruhun da seçim yapma hakkı devam eder. Kısırlaştırılmış ve dört duvar arasında mı yaşamayı seçecek yoksa hayvanları seven bir köyde mi yaşamayı seçecek yoksa sokaklarda açı açına gezen bir kedi mi olacak? Mart ayında hangi kediyle çiftleşecek? Ne renk tüyleri olacak? Ya ‘iyi iş’ çıkaracak ya da beş benzemezi seçecek. Yani o meydanda ne olmaya karar verirsek verelim işimiz yeni başlıyor… 


Ve o meydanda ne demişsek onu yaşıyoruz. Bahanemiz yok, halimiz neyse seçtiğimiz odur…


Not: Çok fazla örnekleme yapmak istediğim, uzun uzun yazmak istediğim bir konu olması dolayısıyla farklı versiyonlarını yazmayı umuyorum.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder